Kara Balık ve Tutiname

İlk yazımın konusu blog adımın neden tutinamekarabalik olduğu olacak. ilk kitapla başlayalım.

Kara Balık

“Küçük Kara Balık, güneşin yakıcı sıcağını sırtında hissediyor, bundan zevk alıyordu. Usul usul ve keyifle deniz üzerinde yüzerken “Her an ölümle yüz yüze kalabilirim. Ama yaşayabildiğim sürece ölümü karşılamaya gitmem gerekmez. Bir gün ister istemez ölümle karşılaşacağım; bu önemli değil. Önemli olan benim yaşamamın veya ölümümün başkalarının yaşamını nasıl etkileyeceği…” diye düşünüyordu.

(Küçük Kara Balık / Samed Behrengi)

Kitabın orta kısmında geçen bu paragraf çoğu durumu özetliyor. Elbet bir gün hepimiz öleceğiz. önemli olan sen kendine ne katıyorsun ve başkalarını -iyi yönde- etkileyebiliyor musun.

Kitap, büyük ninesinden dinlediği masallardan etkilenen bir balığın yaşadığı yerden ayrılıp dünyayı keşfetmesini anlatıyor. Kitabın içinde özgürlük, adalet ve sistemi sorgulama teması işleniyor. Kitabın 12 Eylül Darbesi sonucu yasaklandığını hatırlatalım. Bir çocuk kitabının yasaklanması ilginç olsa gerek. Bununla ilgili bir Çemberimde Gül Oya dizisinin bir sahnesi var. İzlemek için tık

304991_10151154086559318_282470801_n

 Burada yazar Samed Behrengi’yi anmadan geçmeyelim. Azeri kökenli İranlı öğretmen, çocuk hikayeleri ve halk masalları yazarı ve derleyicisi. “Ağızdan ağıza dolaşan halk masallarını toplayarak bu malzemeyi Azerî Türkçesi ve Farsça olarak yeniden kaleme aldı. Edebî faaliyetlerinin belki de en önemlisi olan bu çalışmasının yanı sıra Azerbaycan folkloru ve İran eğitim sistemi üzerine eğildi; eğitim sisteminin aksayan yanlarını tespit ettikten sonra çözüm yolları üretti.”

ve hazin son. yazdıkları sakıncalı bulunup 29 yaşında iran gizli servisi tarafından öldürülmüş. Detaylı bir yazı için buraya tık.

Mesleğini çok seven, kendisini sürekli geliştiren, yazdığı kitaplarda adaletten, eşitlikten, inanılan gerçekler peşinde koşmaktan bahseden bir yazar. Üstelik onun öldüğü yaşa yavaş yavaş yaklaşırken onun kıymetini daha çok anlıyorum..

İkinci Kitabımız: Tutiname

Günümüzde Can yayınlarından çıkan bu kitabın yazarı yok, yazarları var. Doğu masallarının en meşhuru Binbir Gece Masallarıdır. Tutiname, çerçeve yazı tarzı (Şehrazat yerine bir papagan gelmiştir) içindeki öyküler bakımından 30 günlük bir binbir gece masalları diyebiliriz. Bize Farsçadan çeviren ise Türkiye Edebiyatının yeri doldurulmaz büyük ustası: Behçet Necatigil.

‘Doğu edebiyatının, Binbir Gece Masalları tarzında anla­tılmış, yazılmış pek çok metni var. Tûtînâme, bunlardan bi­ri. Kaynağı Sanskritçe, günümüze kalan en eski yazmalarsa Farsça. Tûtî, bildiğimiz papağan. Türkçede dudukuşu da deniyor. Bu nedenle kitabın adına “Papağanname” ya da “Dudukuşunun Hikâyeleri” de denebilir. Hikâye kısaca şöyle: Tacir Said, bilgili, akıllı bir papağan edinir. Sonra işi nedeniyle denize açılır; papağanına da o yokken karısına göz kulak olmasını öğütler. Güzel karısı Mah-ı Şeker, bir zaman sonra bir âşık edinir. Papağan da onu âşığına göndermemek amacıyla her gece Mah-ı Şeker’e hikâyeler anlatmaya başlar. Bu iş tam otuz gece sürer. Kıssalar, ibretli masallar, hayvan hikâyeleri… ‘

page5

(Kitap hakkında başka bir yazı okumak isteyenler için buraya tık.)

ilk yazının sonuna gelirken, bu blogu açmamla bu iki kitabı seçmemdeki amacım tutiname gibi farklı konulardan bahsederken; kara balık gibi hayatı keşfetme, sıradan bir insan olmama, eşitlik ve adalet çizgisinden ayrılmama gibi değerleri göz önünde tutacağım.

Şimdilik bu kadar. Serçava.

Yorum bırakın