Kara Balık ve Tutiname

İlk yazım bloğuma ismini veren iki kitap olacak.

İlk kitabımız Kara Balık:

Küçük Kara Balık, güneşin yakıcı sıcağını sırtında hissediyor, bundan zevk alıyordu. Usul usul ve keyifle deniz üzerinde yüzerken “Her an ölümle yüz yüze kalabilirim. Ama yaşayabildiğim sürece ölümü karşılamaya gitmem gerekmez. Bir gün ister istemez ölümle karşılaşacağım; bu önemli değil. Önemli olan benim yaşamamın veya ölümümün başkalarının yaşamını nasıl etkileyeceği…” diye düşünüyordu.

(Küçük Kara Balık / Samed Behrengi)304991_10151154086559318_282470801_n

Blogumun ilk yazısı ilham aldığım meslektaşı olmaktan gurur duyduğum Samed Behrangi üzerine olmalıydı. Samed Behrengi kim diye sorarsanız, İranlı öğretmen, çocuk hikayeleri ve halk masalları yazarı ve derleyicisi. Internette bulduğum ve Behrangiyi güzel anlatan bir yazı:

‘Öğretmenlik yaparken bir taraftan da Tebriz Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde gece derslerine devam etti. Azerbaycanlı köylü çocuklarına rehberlik hizmetleri sunarken onlar için masallar yazdı. Ağızdan ağıza dolaşan halk masallarını toplayarak bu malzemeyi Azerî Türkçesi ve Farsça olarak yeniden kaleme aldı.  Azerbaycan folkloru ve İran eğitim sistemi üzerine eğildi; eğitim sisteminin aksayan yanlarını tespit ettikten sonra çözüm yolları üretti.
İran genelinde seyahatler ile Fars ve Azeri halk kültürü üzerine incelemeler yaptı. Halkın dilinde dolaşan masalları, söylenceleri derledi, yorumladı, yeniden yazdı. Bunları derlemenin yanı sıra, çocuk öyküleri yazdı. Ne var ki kimilerince çocuk öyküleri olarak görülen bu yapıtlar kimilerince de İran ve diğer dünya halklarına, adalet, eşitlik, dogmayı sorgulama, direnebilme gibi öğütlerde bulunan metinlerdir. Zamanının Şah yönetimine karşı masal ve hikayeler yazarak karşı koymaya çalışmış, başkaldırmıştır.

Yazar 1968’de, 29 yaşındayken, Azerbaycan’daki Aras nehrinde yüzerken (kimilerine göre Şah?ın gizli polis örgütü SAVAK tarafından hazırlanmış) bir kaza sonucu öldü. Yüzerken boğulduğu söylentisi yayılsa da buna kimse inanmadı, çünkü Behrengi, yazdığı masallarla, ülkesinin başına çöreklenmiş Şahlık düzenini açıkça eleştiyor, her türlü baskı yönetimine karşı çıkıyordu. Bu yüzden suikaste uğradığı savlanagelmiştir. Yapıtları onlarca dile çevrilmiştir.’

Mesleğini çok seven, kendisini sürekli geliştiren, yazdığı kitaplarda adaletten, eşitlikten, inanılan gerçekler peşinde koşmaktan bahseden bir yazar. Üstelik onun öldüğü yaşa yavaş yavaş yaklaşırken onun kıymetini daha çok anlıyorum.

İkinci kitabım ise : Tutiname

select.jpg

Günümüzde Can yayınlarından çıkan bu kitabın yazarı yok, yazarları var. Doğu masallarının en meşhuru Binbir Gece Masallarıdır. Tutiname, çerçeve yazı tarzı (Şehrazat yerine bir papagan gelmiştir) içindeki öyküler bakımından 30 günlük bir binbir gece masalları diyebiliriz. Bize Farsçadan çeviren ise Türkiye Edebiyatının yeri doldurulmaz büyük ustası: Behçet Necatigil.

‘Doğu edebiyatının, Binbir Gece Masalları tarzında anla­tılmış, yazılmış pek çok metni var. Tûtînâme, bunlardan bi­ri. Kaynağı Sanskritçe, günümüze kalan en eski yazmalarsa Farsça. Tûtî, bildiğimiz papağan. Türkçede dudukuşu da deniyor. Bu nedenle kitabın adına “Papağanname” ya da “Dudukuşunun Hikâyeleri” de denebilir. Hikâye kısaca şöyle: Tacir Said, bilgili, akıllı bir papağan edinir. Sonra işi nedeniyle denize açılır; papağanına da o yokken karısına göz kulak olmasını öğütler. Güzel karısı Mah-ı Şeker, bir zaman sonra bir âşık edinir. Papağan da onu âşığına göndermemek amacıyla her gece Mah-ı Şeker’e hikâyeler anlatmaya başlar. Bu iş tam otuz gece sürer. Kıssalar, ibretli masallar, hayvan hikâyeleri… ‘

page5.jpg

(Kitap hakkında başka bir yazı okumak isteyenler için buraya tık.)

………..

ilk yazının sonuna gelirken, bu blogu açmamla bu iki kitabı seçmemdeki amacım tutiname gibi farklı konulardan bahsederken; kara balık gibi hayatı keşfetme, sıradan bir insan olmama, eşitlik ve adalet çizgisinden ayrılmama gibi değerleri göz önünde tutacağım.

Şimdilik bu kadar. Serçava.